Beyaz Baston Görme Engelliler Haftası Söyleşi ve Çocuk Kitabı

Beyaz Baston Görme Engelliler Haftası Söyleşi ve Çocuk Kitabı

Beyaz Baston Görme Engelliler Haftası kapsamında Şeyma Büyükurvay Şatay ile söyleşi gerçekleştirdik ve bu söyleşiden öğrendiklerimizle Orman Okulu kitap serimizde düzenlemeler yapma kararı aldık. Hatta kitap serimize "Ormanın Tüm Renkleri" kitabı da eklendi. 

07.01.2025 431

 

Söyleşiden Kesitler

A: Şeyma peki hobilerin nelerdir, seni rahatlatan hayatında sana iyi gelen neler yaparsın?

Ş: Seni rahatlatan ve iyi gelen deyince aklımda direk gezmek ve buna bağlı anılarla ilgili ışıklar yandı. Gezmeyi çok severim. Kendi şehrimde, ülkemde veya başka yerlere fırsat bulabildiğim ölçüde gitmeyi çok seviyorum. Bunun yanı sıra buz pateni yapmayı çok seviyorum, çok keyif veren bir şey benim için. Bir de bir ara gitara merak sardım aslında hala istiyorum ama ertelemeci bir yapım olduğu için ve gitar da maalesef düzenli bir çalışma istediği için o biraz beklemede devam ediyor. Böyle söyleyebilirim.

A: Günlük hayatta engellenmiş bir birey olarak karşılaştığın genel sorunlar yani en çok karşılaştığın sorunlar neler oluyor?

Ş: Mesela ben şu an evimdeyim, bu yayını yaparken ben evimdeyim. Evden çıktığımı hayal ediyorum. Ne olabilir, merdivenin hemen önüne bizim komşumuzun kedilerin su içmesi için koyduğu kap olabilir öncelikle. Onu daha uygun bir yere koymak yerine merdivenin önüne koyması yani o suya çarpmaya ya da ayakkabının üzerine dökülmesine neden olabiliyor. İlk aklıma bu geldi. Aşama aşama gidiyorum. Yollar yürürken, mesela bizim buralarda pek kaldırım yok nedenini bilmiyorum ama kaldırım yok diyebiliriz. Veya kaldırım olan yerlerse yarım metre genişliğinde falan ve dükkân önü dolayısıyla ağaçlar, dükkanların eşyaları falan… sanki böyle bir atari oyununda bir bilgisayar oyunundaymış gibi oraları aşarak gitmek gerekiyor. Maalesef ki evet bu bir zorluk ama bunu ben de diğer kör arkadaşlar da olağanlaştırmış veya olağanlaştırmak zorundayız. Birincisi bu yani kaldırımdaki problemler. İnsanlar sadece kendilerini düşünerek kullanıyor oraları oysa oralar bizim ortak olanımız, herkes için oralar yani ben de rahat yürüyebilmeliyim. Orası yürümek için aslında, birtakım eşyaları koymak için değil veya ağaçlar kaldırımın ortasında insanların yürüdüğü yerde olmamalı.

Bir diğer şey ise karşılaştığımız tutumlarla ilgili. Ben olağanlaştırdığımı söyledim ya bir şekilde yapabiliyorum, bir takım baş etme becerileri geliştirmiş olmakla beraber. Yani ben normal bir insana göre çok daha fazla dikkat kullanıyorum ve bu benim için aşırı zorlayıcı bir şey değil çünkü bu dikkati kullanmaya alıştım ben. Veya daha fazla kulak kesiliyorum etrafıma. Buna alıştım veya karşıdan karşıya geçerken eğer sesli trafik lambası yoksa ve benim kulaklarımın yetersiz olduğunu düşündüğüm büyüklükteki bir yolsa yardım almak zorundayım. Veya o yolda çok fazla gürültü varsa karşıdan karşıya geçerken yardım almak zorundayım. Bu da benim için vahim bir şey değil oysa ki ortalama gören bir insan, engelli olmayan bir insan yürürken birinden karşıya geçmek için yardım alma konusunda çok zorlanır. Böyle bir şey onun için çok zordur, neden birinden yardım alsın ki. Aslında aynısı benim için de geçerli ama maalesef ki alışmış haldeyim. O kadar rutin bir şey ki.  

…Sorunları bu şekilde özetleyebilirim bir de en son aklıma gelen yoldaki izinsiz müdahaleler, yardım etmek üzere olan. Bu da tabi kişisel alan gözetmeyen, aslında belki kendisinin kişisel alanını gözetiyordur o kişi belki ama aynı kişisel alanın benim için de geçerli olduğunu düşünmüyor çünkü ben o anda onun yardımına “muhtacım” o anda ve o benim için bir kurtarıcı olarak görüyor kendini. Dolayısıyla kişisel alan hiç akla bile gelmiyor veya kültürümüzdeki kadın-erkek hassasiyetleri yani herhangi bir kadına yardım etme sebebiyle dokunamayacakken bana dokunabilir. Neden çünkü ben engelliyim ve onun yardımı olmazsa asla olmaz gibi. Bilmiyorum bu konulara erken mi girdim ama biraz büyüklenmeci bir tavır olarak görüyorum. Yani otomatik bir büyüklenmecilik kötü bir niyet olmadığı aşikâr ama bunları da sorgulayarak değişim çok kıymetli.

… Zaten körler için de mesele temelde budur, öngörülebilir olması gerekir. Bir kaldırım deyince ne olması gerekiyorsa orada o olsun. Kaldırımın gereksinimi dışında bir şey olmasın.

Mesela kurumsal büyük bir binaya girdiğiniz zaman neyin nerede olduğunu bilmeme imkân yok dolayısıyla birine sormam gerekiyor…birincisi benim kapıdan girdikten itibaren nelerle karşılaşacağım, nereye ulaşmak için nasıl bir yön izleyeceğime dair kabartma haritalar olmalı ki ben bir izlenim edineyim. Birilerine soracaksam dahi daha bilinçli sorayım, ortada savrulur biçimde sormayayım. Bir diğer şey de kapıların üzerinde Braille olarak yazıyor olması lazım. Kimler var, burası hangi birime ait bir kapı… Veya diyelim ki yüksek bir yapı ve asansör var, 15 katlı bir bina olsun. Birisi basıp o anda gitmiş olabilir veya asansöre de basıp yandakine gitmiş olabilir ama ben kendi katıma geldiğini zannederek inebilirim oysa ki benim katıma daha dört kat olabilir. Sesli olmalı, dokunmatik olmamalı…

A: Toplumda görme engelli bireyler hakkında en çok yanlış anlaşılan, yanlış bilinen, bilinmesi gereken neler var? Aslında çok geniş bir soru ama aklına neler geliyor?

Ş: Öncelikle körlüğün zavallıca bir şey olduğu. Bu kesinlikle herkes tarafından ya ah ne kadar da zor, ne kadar da kötü… Hiç de öyle değil! Benim normalim. Benim hayatım bunun için daha kalitesiz değil. Aslında bahsettik ya kötü kaldırımlar, yıkık dökükler, karşıdan karşıya geçecek yerde trafik lambasının olmaması falan biraz daha fazla, biraz daha az herkesin yaşamını etkiliyor. Yaşamında engelliliğe, sakatlığa hiç yer olmamış biri için bebek arabasını sürmek açısından etkiliyor. Ama benim durumum daha vahim değil. Evet yaşadığım bazı zorluklar var ama bunlar benimle ilgili değil, benim dışımda zaten. Yani çevresel koşullar bunu getiriyor. Mesela yaşadığım yer çok soğuk olabilirdi ve benim bünyem buna uygun olmayabilirdi. Ama ben bir Şeyma olarak bundan dolayı zavallı bir durumda olmazdım. Ya o ortamı değiştirmeye çalışırdım, doğal bir şey olduğu için gücüm yetmezdi belki, o zaman başka bir yere gitmeye çalışırdım. Ama bu benim saygınlığımı, zavallı mıyım değil miyim etkileyecek bir şey olmazdı. Bu da aynı şey, körlük de aynı şey. Sadece gözün görmeme durumu söz konusu. Ben bir şekilde bir takım baş etme teknikleri geliştirebiliyorum. Tabii geliştiremeyen insanlar da var, onlar da doğru bilgiye, doğru uzmanlara, doğru rol modellere ulaşamadıkları için. Yine onların dışında bir şey. Onların aslında koşullarını daha işin içinden çıkılmaz hale getiren yine sistemsel aksamalar, eksiklikler oluyor. Yani en büyük yanlış anlamanın, bilinmez şeyin bu olduğunu düşünüyorum, körlük doğrudan doğruya doğası itibariyle mutsuzluk getiren bir şeydir, bu kesinlikle yanlış bir bilgi. Nasıl ki gören insanlar iki tane de kafasının arkasında gözü olmadığı için her gün mutsuz değilse veya atom altı parçacıkları göremediği için mutsuz değilse veya bunu topallar ve topal olmayanlar için söylüyorum, işte merdiven kullanmak zorunda olmak vahim bir hal değilse asansör kullanmak zorunda olmak için de aynı şey geçerli. Çünkü tekerlekli sandalye kullanan birisi evet asansör kullanmak zorunda ama tekerlekli sandalye kullanmayan ayaklarını kullananlar da merdiven kullanmak zorunda. Merdiven olmasa çıkamaz onlar da ama onların ihtiyaçları gözetilmiş, her yerde merdiven var. Tam burada kilitleniyoruz işte, o merdiveni birileri yapmış, asansörü de biriler yapsın o zaman. Bir diğer şey ise biraz önce bahsettiğim yardım meselesi. Yardım mutlaka iyi bir şey değil. Yardımın doğru olması lazım, sorulması lazım. Karşıdaki kişinin ihtiyacını gözeten bir şey olması lazım. Yani çok yardım etmek isteniyorsa sorulabilir yardıma ihtiyacınız var mı diye. “Hayır, teşekkür ederim.” Denildiği zaman da bozulmamak gerekir.

 

Söyleşinin tamamını okumak için tıklayınız


Söyleşinin tamamını izlemek için tıklayınız

https://www.youtube.com/channel/UCX-T4tsx-g8ZhjbqTee6VAQ )


"Ormanın Tüm Renkleri" kitabı


12-01-2025

İLETİŞİM

Adres:
Bayramoğlu Mahallesi Yıldırım Beyazıt Caddesi Sever Sokak No 36 41870 DARICA / KOCAELİ Kurumumuz Borsa İstanbul Darıca Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi ile aynı binadadır.


Telefon
(262) 653 5356


e-Posta Göndermek İçin Tıklayın